Kafalar karıştı ÖTV farkını kim ödeyecek?
Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ÖTV düzenlemesi sonrası markalar araç fiyatlarını güncelledi. Düzenlemenin yürürlüğe girmesi ardından önceden sözleşmesi yapılmış ve kaparosu verilmiş araçlar içim "ÖTV farkını kim ödeyecek?" sorusu herkesin kafasını karıştırdı. Konu ile ilgili uzmanlardan ise iki farklı görüş geldi.
Editör: Karaman Ajans
07 Eylül 2020 - 11:16
TV matrah ve oranlarında yeni düzenleme yapılarak 30 Ağustos tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış, bununla birlikte 1600 cc motor hacminin altındaki otomobillerde vergi matrahında alt sınır 70 bin liradan 85 bin liraya yükselirken, 1600 cc üzerindeki araçların ÖTV oranı artırıldı.
1600 cc’yi geçmeyen otomobillerden; ÖTV matrahı 85 bin TL’yi aşmayan otomobiller yüzde 45, ÖTV matrahı 85 bin TL’yi aşıp 130 bin TL’yi aşmayan otomobiller yüzde 50’lik vergi diliminden faydalanırken, ÖTV matrahı 130 bin TL’yi aşanlar ise daha önce uygulanan yüzde 60’lık vergi dilimi yerine bu tarih itibariyle yüzde 80’lik vergi diliminde yer aldı.
2000 cc motor hacminin üzerindeki otomobillerde matrahlarına göre düzenleme öncesi yüzde 100, yüzde 110 ve yüzde 160 oranlarında ÖTV oranında vergilendirmeye tabiyken, yine bu tarih itibariyle matrahlarına göre yüzde 130, yüzde 150 ve yüzde 220’lik ÖTV oranları ile vergilendirmeye tabi oldu. Sektör uzun süredir araçların ucuzlaması için ÖTV matrahlarının güncellemesini bekliyordu. Ancak, belli baremlerde indirim yerine zam yapılması sektörde tepkilere neden oldu. Türkiye’de satışı yapılan otomobillerden yalnızca birkaç model yüzde 45’lik vergi diliminden yararlanabiliyor.
ÖTV FARKINI KİM ÖDEYECEK?
Yapılan ÖTV düzenlemesi sonrası, ücreti ödenen ancak henüz teslim alınmayan ve kaparosu verilmiş araçlarda “ÖTV farkını kim ödeyecek?” sorusu hem sektörün hem de vatandaşın kafasını karıştırdı.
Uzmanlardan da konu ile ilgili farklı görüşler geldi.
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Eskişehir Şube Başkanı Av. Murat Kalkan anlaşma yapılarak parası ödenmiş araçta doğan ÖTV farkında satıcı sorumlu diyerek "Yakın bir dönemde ÖTV düzenlemesi ile bir takım araçların ÖTV oranları arttırılmıştır. Bu artışla birlikte bir takım firmalar ÖTV farkını tüketiciye yansıtmaya çalışmışlardır. Derneğimize başvuran bir tüketicimizden hareketle konuyu biraz daha somutlaştırmak istiyorum. Tüketicimiz ÖTV zammı gelmeden birkaç gün önce 2.5 milyon lira tutarında bir aracı bedelini ödeyerek satın alıyor. Ancak firma, aracın ellerinde olmadığını birkaç gün içerisinde geleceğini ve tescil işlemlerinin o zaman yapılacağı bilgisini veriyor. Araç firmaya ulaşmadan ÖTV zammı geliyor ve firma, tüketiciden 600 bin lira ÖTV farkı 212 bin lira da fiyat farkı çıktığını toplamda 812 bin lira ödemesi halinde aracın kendilerine teslim edileceği bilgisini veriliyor" diye konuştu.
"ARAÇ SATIŞ SÖZLEŞMESİ İKİ TARAFA BORÇ YÜKLEYEN ÇİFT TARAFLI BİR SÖZLEŞME TİPİDİR"
ÖTV farkı konusuna mağruz kalan vatandaşların ne yapmaları gerektiğini aktaran Başkan Kalkan, "Örneğimizden hareketle, bu ve buna benzer durumlar karşısında, tüketicilerimiz ne yapmalı hangi mercilere başvurmalıdır? Bu hususlara değinmek istiyoruz. Araç satış sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen çift taraflı bir sözleşme tipidir. Alıcı dediğimiz tüketici araç bedelini tam ve eksiksiz ödediğinde satıcı taraf aracı derhal teslim etmek zorundadır. Araç mülkiyetini devretme yükümlülüğünü yerine getirmeyen satıcı taraf, bu süreçte meydana gelecek tüm külfetlerin sonuçlarına katlanmak zorundadır. Dolayısıyla somut örneğimizde ÖTV farkından satıcı firma sorumludur. 212 bin TL fiyat farkının talep edilmesi ise, baştan itibaren sözleşmeye bağlılık ilkesi olarak bilinen ahde vefa ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden haksız ve hukuksuzdur. Ayrıca 13 Ekim 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile artırılan ÖTV oranından kaynaklı kendilerine bedel yansıtan firmalar hakkında mahkemeye başvuran tüketicilerimiz haklı bulunmuş olup, bu karar hali hazırda mağdur edilen tüketicilerimiz için de emsal teşkil etmektedir.
Tüketicilerimiz, böyle bir durum ile karşılaştıklarında derhal satıcı firmaya ihtar keşide ederek haksız taleplerini kabul etmediklerini, aracı satın alması halinde sözleşmeye aykırı davranan firma hakkında hukuki yollara başvuracağını bildirmeleri gerekmektedir" dedi.
“KARARIN REVİZE EDİLMESİ GEREKİYOR”
Araç satışında yapılan sözleşmelere dikkat çeken Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu sözleşmelerin altında “Vergilerdeki artış ve düşüşler sözleşmeye yansıtılır” şeklinde hüküm vardır. Burada hem vatandaş hem satısı mağdur durumda. Aslında burada ne vatandaşın ne de satıcının kusuru yok çünkü örneğin taraflar Cuma akşamından anlaşmışlar ve kaparosunu da verilmiş. Ancak pazartesi günü resmi işlemleri yapmaya başlayınca bir görüyor ki Pazar gecesi çıkan düzenleme ile ÖTV oranı artmış. Vatandaşın bu artışları ödeyebilmesi mümkün değil. Tüketici bütçesini ayarladı; gitti kredi buldu, altınını dövizini bozdurdu ve parayı denkleştirip parayı satıcıya aktardı. Satıcı da aslında vatandaşa satacağı bu aracı ‘Nasılsa müşteri buldum’ diyerek belki de kredi ile satın aldı ve hazırladı. Ancak pazartesi günü sabahı o araç artık aynı fiyattan teslim edilemiyor. Aslında ortaya çıkan fark ne satıcının kasasına giriyor ne de karına ilave ediliyor. Bu sadece devletin alacağı verginin artırılması bu durumda ortaya çıkan mağduriyeti kimse karşılayamaz. Şuanda satıcı aynı fiyattan aracı vermesi mümkün değil. Vatandaş da parasını geri alsa aynı fiyata araç bulması mümkün değil. Üstelik vatandaş altınını dövizini bozdurdu ya da kredi borcuna girdi. Bu noktada devletin bu tür kararlar birkaç gün önceden bilgi vermesi gerekir. Ortaya çıkan mağduriyetlerin önüne geçebilmek için verilen bu kararın revize edilmesi gerekiyor. “ ifadelerini kullandı.
1600 cc’yi geçmeyen otomobillerden; ÖTV matrahı 85 bin TL’yi aşmayan otomobiller yüzde 45, ÖTV matrahı 85 bin TL’yi aşıp 130 bin TL’yi aşmayan otomobiller yüzde 50’lik vergi diliminden faydalanırken, ÖTV matrahı 130 bin TL’yi aşanlar ise daha önce uygulanan yüzde 60’lık vergi dilimi yerine bu tarih itibariyle yüzde 80’lik vergi diliminde yer aldı.
2000 cc motor hacminin üzerindeki otomobillerde matrahlarına göre düzenleme öncesi yüzde 100, yüzde 110 ve yüzde 160 oranlarında ÖTV oranında vergilendirmeye tabiyken, yine bu tarih itibariyle matrahlarına göre yüzde 130, yüzde 150 ve yüzde 220’lik ÖTV oranları ile vergilendirmeye tabi oldu. Sektör uzun süredir araçların ucuzlaması için ÖTV matrahlarının güncellemesini bekliyordu. Ancak, belli baremlerde indirim yerine zam yapılması sektörde tepkilere neden oldu. Türkiye’de satışı yapılan otomobillerden yalnızca birkaç model yüzde 45’lik vergi diliminden yararlanabiliyor.
ÖTV FARKINI KİM ÖDEYECEK?
Yapılan ÖTV düzenlemesi sonrası, ücreti ödenen ancak henüz teslim alınmayan ve kaparosu verilmiş araçlarda “ÖTV farkını kim ödeyecek?” sorusu hem sektörün hem de vatandaşın kafasını karıştırdı.
Uzmanlardan da konu ile ilgili farklı görüşler geldi.
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Eskişehir Şube Başkanı Av. Murat Kalkan anlaşma yapılarak parası ödenmiş araçta doğan ÖTV farkında satıcı sorumlu diyerek "Yakın bir dönemde ÖTV düzenlemesi ile bir takım araçların ÖTV oranları arttırılmıştır. Bu artışla birlikte bir takım firmalar ÖTV farkını tüketiciye yansıtmaya çalışmışlardır. Derneğimize başvuran bir tüketicimizden hareketle konuyu biraz daha somutlaştırmak istiyorum. Tüketicimiz ÖTV zammı gelmeden birkaç gün önce 2.5 milyon lira tutarında bir aracı bedelini ödeyerek satın alıyor. Ancak firma, aracın ellerinde olmadığını birkaç gün içerisinde geleceğini ve tescil işlemlerinin o zaman yapılacağı bilgisini veriyor. Araç firmaya ulaşmadan ÖTV zammı geliyor ve firma, tüketiciden 600 bin lira ÖTV farkı 212 bin lira da fiyat farkı çıktığını toplamda 812 bin lira ödemesi halinde aracın kendilerine teslim edileceği bilgisini veriliyor" diye konuştu.
"ARAÇ SATIŞ SÖZLEŞMESİ İKİ TARAFA BORÇ YÜKLEYEN ÇİFT TARAFLI BİR SÖZLEŞME TİPİDİR"
ÖTV farkı konusuna mağruz kalan vatandaşların ne yapmaları gerektiğini aktaran Başkan Kalkan, "Örneğimizden hareketle, bu ve buna benzer durumlar karşısında, tüketicilerimiz ne yapmalı hangi mercilere başvurmalıdır? Bu hususlara değinmek istiyoruz. Araç satış sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen çift taraflı bir sözleşme tipidir. Alıcı dediğimiz tüketici araç bedelini tam ve eksiksiz ödediğinde satıcı taraf aracı derhal teslim etmek zorundadır. Araç mülkiyetini devretme yükümlülüğünü yerine getirmeyen satıcı taraf, bu süreçte meydana gelecek tüm külfetlerin sonuçlarına katlanmak zorundadır. Dolayısıyla somut örneğimizde ÖTV farkından satıcı firma sorumludur. 212 bin TL fiyat farkının talep edilmesi ise, baştan itibaren sözleşmeye bağlılık ilkesi olarak bilinen ahde vefa ilkesine aykırılık teşkil ettiğinden haksız ve hukuksuzdur. Ayrıca 13 Ekim 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile artırılan ÖTV oranından kaynaklı kendilerine bedel yansıtan firmalar hakkında mahkemeye başvuran tüketicilerimiz haklı bulunmuş olup, bu karar hali hazırda mağdur edilen tüketicilerimiz için de emsal teşkil etmektedir.
Tüketicilerimiz, böyle bir durum ile karşılaştıklarında derhal satıcı firmaya ihtar keşide ederek haksız taleplerini kabul etmediklerini, aracı satın alması halinde sözleşmeye aykırı davranan firma hakkında hukuki yollara başvuracağını bildirmeleri gerekmektedir" dedi.
“KARARIN REVİZE EDİLMESİ GEREKİYOR”
Araç satışında yapılan sözleşmelere dikkat çeken Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu sözleşmelerin altında “Vergilerdeki artış ve düşüşler sözleşmeye yansıtılır” şeklinde hüküm vardır. Burada hem vatandaş hem satısı mağdur durumda. Aslında burada ne vatandaşın ne de satıcının kusuru yok çünkü örneğin taraflar Cuma akşamından anlaşmışlar ve kaparosunu da verilmiş. Ancak pazartesi günü resmi işlemleri yapmaya başlayınca bir görüyor ki Pazar gecesi çıkan düzenleme ile ÖTV oranı artmış. Vatandaşın bu artışları ödeyebilmesi mümkün değil. Tüketici bütçesini ayarladı; gitti kredi buldu, altınını dövizini bozdurdu ve parayı denkleştirip parayı satıcıya aktardı. Satıcı da aslında vatandaşa satacağı bu aracı ‘Nasılsa müşteri buldum’ diyerek belki de kredi ile satın aldı ve hazırladı. Ancak pazartesi günü sabahı o araç artık aynı fiyattan teslim edilemiyor. Aslında ortaya çıkan fark ne satıcının kasasına giriyor ne de karına ilave ediliyor. Bu sadece devletin alacağı verginin artırılması bu durumda ortaya çıkan mağduriyeti kimse karşılayamaz. Şuanda satıcı aynı fiyattan aracı vermesi mümkün değil. Vatandaş da parasını geri alsa aynı fiyata araç bulması mümkün değil. Üstelik vatandaş altınını dövizini bozdurdu ya da kredi borcuna girdi. Bu noktada devletin bu tür kararlar birkaç gün önceden bilgi vermesi gerekir. Ortaya çıkan mağduriyetlerin önüne geçebilmek için verilen bu kararın revize edilmesi gerekiyor. “ ifadelerini kullandı.
YORUMLAR